GÜNÜMÜZ SANATÇISININ YENİ TAVRI; 2004 WHITNEY BIENNIALI
MakalelerGÜNÜMÜZ SANATÇISININ YENİ TAVRI; 2004 WHITNEY BIENNIALI
Toplumsal bilincin oluşmasında etken olan sosyal ve politik olaylar sanatın tavrını da belirlemektedir. Sanatçı kalıplaşmış toplumsal değerleri yargılarken, aynı zamanda insan yaşamını riske eden sosyal, ekonomik, dinsel ve politik olaylar karşısında ürettikleriyle, düşünceleriyle, eylemleriyle tepkisini gösterir. Çağımızın son elli yıllı insanlık tarihinde daha önce görülmedik bir hızla değişen sosyolojik, politik, ekonomik değişimlere uğramıştır. Buna paralel olarak da sanat sahnesi belli periyotlarda radikal değişimlere sahne olmuştur.
1960 sonrası tüm dünyaya dalga dalga yayılan toplumsal hareketler ve günümüz dünyasında karşıya olduğumuz toplumsal faktörlerle toplumları etkisi altına alan düşünce sistemleri ile parodoksal bir bağ vardır. 60’larda kamusal alanda kişinin özgürlük ve hakları adına başlayan hareketler, 70’li yıllarda siyasal platformlara taşındı. Cinsel, ırksal, sınıfsal vb. ayrımcılık içeren her kavrama karşı başkaldırı dönemiydi bu dönem. Şimdi 21.y.y.’ın başlangıcında sancılı ve uzun bir süreçte elde edilmiş kişisel hak ve özgürlüklerimizden global ölçekte karşı karşıya kaldığımız terör yüzünden kendi onayımızla vazgeçmek olgusu ile karşı karşıya kalmış bulunmaktayız.
Sanat dünyasında tüm bu olaylar kısa zamanda yansımalarını buldu. 60.’larda ki özgürlük hareketleri sanatta karşılığını yerleşmiş tüm klasik estetik ve güzellik anlayışında başkaldırıda buldu. 70’li yıllarda sanat da bir anlamda siyasallaştı. 1980’li yıllar teknolojik gelişimin kazandığı hızlı ivme ile sanatında gözü kamaştı. 90’lara damgasını vuran ise internetin toplumsal yaşama girmesi ve tamamen farklı bir iletişim modelinin insan ilişkilerinde köklü bir devrim yaratarak sanal bir ortam yaratmasıdır. Oysa 21. yy çoktandır baskı altında tutulan global dengesizliklerin terörle medeni hayatı tehdidi ile karşı karşıyadır.
1960-1980 yılları arası çağdaş sanat1990’lı yıllarla kıyaslandığında kimlik, benlik, toplumsallık, ayrımcılık v.b. kavramları tekrar sanatın gündemine sokan ve etkinlikler açısından da postmodern sonuçlara dönük bir ivme içerisindeydi. 1990’lı yılların sanatı soğuk savaşın bitiminden büyük ölçüde etkilenmiş, internetin ve yeni iletişim modellerinin sosyal hayatta yarattığı değişimleri irdelemiştir. Bu parlak göz kamaştırıcı olguların etkisinde sanat dünyası, genellikle optimist bir yaklaşımın hakim olduğu bir süreci yaşamıştır. Fiziksel varlığın sanal karşısında materyalist yapısına odaklanmış diğer taraftan sanal varlığı sorgulayan sanat anlayışı hüküm sürmüştür. Sanal sosyolojik gerçeklerle ilgilenen sanatçılar 1990 sanatının şekillenmesinde yeni teknoloji ile çalışmanın toplumsal değişim için bir fırsat olacağı düşüncesi içerisinde hareket etmişlerdir. Net sanatının altın yılları olarak kabul edilen 1990’lı yıllarda sanatçılar yeni bir estetik dil geliştirmekle kalmadılar, küresel bir birlik de oluşturdular. Ancak; siber ortamı global köy haline getiren sanatçılar yaşamın gerçeklerinden uzakta sanal ortamın boşluğunu gerçek olmayan nesnelerle doldurarak yeni bir gerçeklik kategorisi sunmaya çalışmaktaydılar. Bu gün yaşanan kültürel, politik ve ekonomik değişimler, sanatçıların gerçek yaşamın günlük olaylarına bakmasına, bugün var olanlar üzerine düşünmesine ve geçmişin etkilerini gelecekle ilişkilendirerek olasılıklar üzerine yapıtlar üretmesine neden olmaktadır. Artık sanal ortamın sınırsızlığında kendini var etme yerine popüler kültürle kendi yaşadığı çağı irdeleyen sanatçı tavrı öne çıkmaya başlamıştır diyebiliriz..
Çağdaş sanatta önemli yeni değişimlerin izlerini taşıyan 2004 Whitney Bienniali 11 Eylül saldırıları sonrası değişime uğrayan dünyadaki ilk biennial olma özelliğiyle, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki sosyal ve kültürel algı değişikliğine dikkat çekici nitelikte bir sergiydi.
“politik””1993 Whitney Bienniali’nden on yıl sonra 2004 Whitney Bienniali 90’lı yıllarda yerleşmeye başlayan ve 11 Eylül 2002’deki olaylarla doruğa çıkan sismik global politik ve ekonomik görevlerle bunların yeni bir yüzyılın başlangıcına damgasını vuran sonuçlarıyla tartışma götürür bir şekilde katalize olmuştur. Sert politik göndermelerle ve dünyadaki hastalıklı tüm gelişmelere ( cinsiyet, ırk ve sınıf ayrılıkları üzerine) saplantı derecesinde yönelttiği eleştirilerle hatırlanan 1993 Whitney Bienniali sanat dünyasında büyük yankılar uyandırmıştı.
Bu yıl Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşanan politik sosyal olaylar, dünyadaki şiddet ve cinayetlerle arsızlığa dönüşen politikalar 1993 yılındaki biennialde yaşanan sert göndermelerin tekrar sanat sahnesine şiddetli bir dönüş yapacağı beklentisini getiriyordu. Bugün ekonomik, politik,sosyal ve sanatsal ortamda kızgınlık, korku ve belirsizlik olduğuna dikkat çeken biennial Küratörleri Chrissie Iles, Shamim M. Momin ve Debra Singer sergi katalogunda sergiye motif olan konuları ele alırken, “son zamanlarda meydana gelen olayların zemini, geçen yıl boyunca Amerika Birleşik Devletlerinin çeşitli bölgelerini gezerek yapmış olduğumuz araştırma sırasında sanatçılarla görüşmelerin aslında hep var olan gizli eğilimiydi.
Bu biennial’in odaklandığı konular fantezi, nostalji ve kaçış olmasına rağmen sanat içeriğindeki yansımaları çok gerekli olmamakla birlikte geçen iki yıldaki önemli dramatik, sosyal ve politik değişiklikler, her yaş grubundaki sanatçılar arasında derin bir yanıt olgusunu net bir biçimde tetiklemiştir. Sergideki çalışmalar Amerika Birleşik Devletlerini etkisine almış olan tüm bu rahatsızlık, huzursuzluk ve kaygı duygusunu sezdirmekteydi. Ayrıca gözlemlenen diğer bir olgu post-modern sonrası sanatta yıkılan tüm sınırlamalara karşı geçmişin düzen anlayışına bir özlem olduğu ve klasik malzeme ve zanaatkar yaklaşımların özellikle tuval resminin tekrar ilgiyle ele alındığıydı.
Amerika Birleşik Devletlerinin ulusal bir etkinliği olan Whitney Bienniali her sergi sonucu Amerikalı genç sanatçıları dünya sanat ortamıyla tanıştırılmakta ve gelecekteki yerel sanattın temsilcilerini belirlenmektedir. Ülkemizde “Günümüz Sanatçıları Sergisi, “Yeni Eğilimler Sergisi” ve “Genç Etkinlik Sergisi” Türk genç sanatçıları için kendini ortaya koyma açısından bir şans olarak görülüyor. Bunlardan “Genç Etkinlik Sergisi” ve “Yeni Eğilimler Sergisi”’nin artık yapılmadığını düşünürsek. Kapsamlı bir “Ulusal Genç Bianniale” ihtiyacımızın olduğu net görülür. Türk Genç Sanatçılarına yönelik böyle bir etkinliğin en kısa zamanda oluşmasını dilerim.
Devabil Kara
KAYNAKLAR
. 2004Whitney Biennial Katalogu
Whitney Museum of American Art, New Yor March 11-May 2004
. Hasan Bülent Kahraman; “Sanatsal Gerçeklikler, Olgular ve Öteleri”
Everest Yayınları 2002, İstanbul