GÖRSEL VE İÇSEL DÜNYANIN BİRLİKTELİĞİ SONUCU YARATILAN GÖRÜNTÜ

Makaleler

GÖRSEL VE İÇSEL DÜNYANIN BİRLİKTELİĞİ SONUCU YARATILAN GÖRÜNTÜ

Görsel dünya ışık değerleriyle oluşturulmuş bir kaostur.Bizde bu kaosun içerisinde yaşıyoruz. Sürekli değişim içerisindeki bir kaosun içinden birleştirilmiş varlıklar, başka bir değişle görsel imaj denilen deneyim biçimlerini çıkartıyoruz.

Bir görüntüyü algılamak bir biçimlendirme sürecine katılmak anlamına gelir, bu özel bir çaba gerektiren yaratıcı bir eylemdir. En basit yönlendirme biçiminden, sanat yapıtının en kapsamlı plastik birleşmesine değin hepsinde ortak ve önemli bir temel vardır. Görsel alanın ve duyusal niteliklerin izlenmesi ve bu nitelilerin düzenlenmesi sonucunda kişinin gördüğünden bağımsız olarak görsel imajın her gerçekleşmesi bir yeniden biçimlendirme olarak karşımıza çıkar.

 

Plastik görüntü deneyimi bir düzenleme süreci yoluyla gelişmiş bir biçimdir. Plastik görüntü, canlı organizmanın sahip olduğu tüm özelliklere sahiptir. Plastik görüntü, kendi alanlarında faaliyet gösteren ve bu alanlar yoluyla sınırlandırılmış olan etkileşim halindeki kuvvetler yardımıyla var olurlar. Organik, uzamsal bir birliğe sahiptir; başka bir değişle, plastik görüntünün davranışı, onu meydana getiren bireysel parçaların davranışı tarafından belirlenmez, aksine parçalar bütünün doğası tarafından belirlenir. Bu nedenle  plastik görüntü, dinamik birliğine çeşitli bütünleşme düzeyleri yoluyla denge, ritim ve uyum yardımıyla ulaşan kapalı bir sistemdir.

 

Her görüntü deneyimi dış fiziksel kuvvetlerle bireyin iç kuvvetleri arasındaki etkileşim sonucudur. Birey bu arada dış kuvvetleri özümser, sıraya koyar ve kendi ölçülerine göre biçimlendirir. Dış kuvvetlerin neden olduğu fizyolojik ve psikolojik tepkiler de yine sadece kendi alanlarında anlamlıdır. Plastik görüntü diye adlandırdığımız deneyimin fiziksel temellerini oluşturan dış optik kuvvetler ve çevrenin etkilerini bütünleştiren dinamik eğilim olan iç kuvvetler kendi değer hükümleri içinde faaliyet gösterirler. Ancak dışardan gelen etkileri sinir sisteminin düzenlediği unutulmamalıdır. Her deneyimde dış değer hükümleri iç değer hükümlerinin bir parçası haline dönüştürülür.

 

Her kuvvet bir ortamda faaliyet gösterir, bir alanda var olur. Kuvvetlerin ortaya çıkardığı her süreç, ancak çevreyi de hesaba kattığımızda, kuvvet ile bu kuvvetin faaliyet gösterdiği ortam arasındaki etkileşim olarak bir anlam ifade eder. Biri yeryüzünün direncine karşı yürür. Biri havanın direncinden cesaret alarak uçar. Malzemenin ağırlığı ve şekli kadar, direnç gösteren ortamın yapısı da yerçekimi kuvvetinin ortada olduğunu belirleyecektir. Boşluğa bırakılan bir çakıl taşı suya, karın içine, cıvaya veya çamura bırakılan bir çakıl taşından daha farklı bir davranış sergileyecektir.

 

Görsel dünyanın ışık değerleriyle değişimler halinde olması tarihsel verilerin görsel olarak, bilgi olarak aktarılması, sosyal olaylar, hızlı gelişen teknoloji, bilimsel bilgilenimler içsel dünyanda  hızlı değişimlere neden olmaktadırlar. Dış dünyanın bu birikimi, değişimi farklı psikolojik tepkilere neden olmaktadır. Sonuçta bu farklı psikolojik etkilerin bütünlüğü bir eyleme dönüşür. O halde sanat yapıtı bir eyleme dönüşünceye kadar iç ve dış kuvvetlerin psikolojik süreci içerisindeki bütünlüğü oluşturan aşamasını yaşatmaktadır.

 

“Dinamik bir deneyim şeklinde değerlendirilen plastik görüntü, ışık enerjisinin gözlemcinin gözünden sinir sistemine doğru akmasıyla başlar.Örneğin; bir ışık enerjisi bir resim yüzeyi üzerinde farklı yayılmalarda farklı pigmentler tarafından ifade edilir.Pigmentlerin yapısı ışık ve renk duyumu için temel oluşturur, yani parlaklık, renk tonu ve bölgelerin şekillerin algılanması için gereken fiziksel temeli oluşturur. Bütün bu faktörler görme dilinin kelime hazinesini oluştururlar. Optik etkileri dengeli, birleşik bir bütün halinde bir araya getirme eğilimi insanın fizyolojik ve psikolojik yaratılış alanı içen de etkili olur. İnsan organizmasında dengenin yeniden kurulmasına yönelik kuvvetler sinir kuvvetleridir ve sinir sistemi de tıpkı resim düzlemi gibi sınırlıdır.Nasıl ki resim yüzeyinin sınırları optik etkilerin uzaysal kuvvetler haline dönüştürülmesinde gerekli değer hükümleri olarak iş görüyorsa fizyolojik ve psikolojik mekanizmaların özellikleri de bütünleştirme kuvvetlerini yaşarken, bir başka değişle uzaysal kuvvetleri plastik kuvvetler haline dönüştürürken sınırlayıcı faktör olarak rol oynar.

 

Her canlı varlık ister bitki, ister hayvan, ister sosyal bir  yapı olsun nispeten varlığını sürdüren bir biçimdir. Nasıl bir bisikletin tekerleri sadece devamlı hareket sonucu dik durabiliyorsa organizma da sahip olduğu biçimi varlığını sürdüren hareketi sayesinde devam ettirir. Sözgelimi, bir bitki, metabolizmasının aralıksız sürdürdüğü işlem sayesinde gün ışığını , suyu, toprağı çeker ve sadece organizmasını sabit tutmak için gerekenleri alıkoyar. Aynı sabit yapıyı devam ettirmek için her canlı varlık dinamik birlikteliğe ulaşmak zorundadır. plastik görüntü için de herhangi bir istisna söz konusu değildir. Ancak  dinamik bir düzen sayesinde plastik görüntü insan deneyiminin yaşayan bir biçimi halini alabilir.