ÇAĞIMIZIN ESTETİĞİNİ OLUŞTURAN GENÇ SANATÇILARININ ÇALIŞMALARI MARMARA ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ 3. ULUSLARARASI ÖĞRENCİ TRİANELİ SERGİSİNDEYDİ
MakalelerÇAĞIMIZIN ESTETİĞİNİ OLUŞTURAN GENÇ SANATÇILARININ ÇALIŞMALARI MARMARA ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR FAKÜLTESİ 3. ULUSLARARASI ÖĞRENCİ TRİANELİ SERGİSİNDEYDİ
Çağımızdaki bilimsel ve teknolojik gelişmeler, özellikle görsel iletişim araçlarının çoğalması gözümüzü sürekli bir görüntüler bombardımanına tutmaktadır. Yani görsel imgelerle dolu bir kaos içerisinde yaşamaktayız. Gün geçtikçe çeşitli yeni formların, çizgilerin, sembollerin, kelimelerin çoğalması bu kaosu daha da artırmaktadır. Işık değerleri ile oluşturulmuş bu kaosta göz retinası kendine göre ayıklamalar yaparak algılamak istediği objelere yönelir. Böylece kaos göz retinası sayesinde bir ölçüde önlenmiş olur. Sanatçı seçici olma özelliğiyle bu kaostan kendini kurtarır. Kendine yeni görsel alanlar bulması sonucunda bunları biçimlendirerek paylaşabileceği görsel imgeler dünyası yaratır.
İmgeler çok çeşitli şekillerde kullanılırlar. Yanıltma, harekete geçirebilme, söz söyleme, iletişim amaçlı. Tutkuları harekete geçirebilir, duyguları ifade edebilir, fikirler arasında iletişim kurabilir, karmaşık ilişkileri açıklayabilir, estetik hazzın objeleri haline gelebilir, meditasyon veya tasarım amaçlı kullanılabilir. Hatta hikaye anlatabilir. Günümüz teknolojisinin ürettiği hipermedya olanakları bütün bunları daha da kullanılabilir kılmaktadır.
Ressam Samuael Morse’un telgrafı icadından ve bu buluşun kendi adıyla anılmasından bu güne sanatçılar yeni medya teknolojisinin ürettiği anlatım araçlarına her zaman büyük ilgi göstermiştir. On dokuzuncu yüzyıl boyunca bilim ve teknolojideki bu buluşlar sanat anlayışında kaçınılmaz olarak sürekli değişikliklere neden olmuştur. Fotoğraf, optik teori, elektrik ışığı, x ışınları, sinema, renkli fotoğraf v.s. Her yeni buluş sanatçıların yeni deneysel çalışmalarla teknolojiyi zorlayan yeni sanat formları araştırmalarına neden olmuştur.Sanatın teknoloji karşısında aldığı tavır İtalyan Fütüristlerin onu yüceltmesinden, Marcel Duchamp ve Francis Picabia gibi DADA sanatçılarının hicivli yergilerine kadar geniş bir yelpazede çeşitlilik gösterir.
Günümüz insanının yaşadığı teknolojik ortamda hızlı bir değişime içerisine girmesi kaçınılmaz gözükmektedir. Artık dijital ortam ve bu ortamın etkileri söz konusudur. Alışkanlıklarda ve düşünce biçimlerinde ciddi değişimler gözükmektedir. Bu değişim ortamının sanatçıları ve sanatı bugünün yaratıcı ve estetik kültürünü temsil etmektedir. Sanatçıların farklı sanat, bilim ve düşün alanlarıyla kurdukları ortaklıklar, geleneksellik duygusu ve anlayışı taşımayan çalışmalar üretmelerine neden olmuştur.21 yy sonrası etrafımızı teknolojik aletlerin kuşattığı ve teknolojik çalışmaların artık hayatımızın her aşamasında karşımıza çıktığını görülmektedir. Sanat ta bu ortamda uyum içerinde devam ediyor. Acaba bu uyum sanatçılar açısından bir kısır döngü mü oluşmaktadır, bir tıkanmamıdır.? Sanatın sürekli kendini yeniliyor olması, sanatçının tartışmaya eğilimli bir uyumsuz olması nerede? Bugün teknolojinin ürettiği anlatım araçlarını kullanılmasına rağmen hemen hemen her sergide aynı imgelerin tekrarını görmek yüzyılımızın başlarında Kazimir Malevich öfkeyle söylediği “Uçaklarımızla uçmaya başladık fakat sanatımız hala çok gerilerde bir yerde.” Sözünü hatırlatıyor.
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi 3. Uluslararası Öğrenci Trianeli sergisi yeni medya teknolojisinin ürettiği anlatım araçlarının öğrenciler tarafında yoğunlukla kullanılması açısından oldukça dikkat çekiciydi. 04 haziran da açılışı yapılan Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi 3. Uluslararası Öğrenci Trienali sergisi 4-27/ haziran tarihleri arasında 26 ülkeden 46 kurum öğrencilerinin katılımı ile gerçekleşti. Trienal sergisi (M.Ü Güzel Sanatlar Fakültesi Galerileri, Kibele Sanat Galerisi, Capitol, Üsküdar Valide-i Atik Külliyesi) gibi 4 farklı sergileme alanında sanat severlerle buluştu. Katılım açısından olduğu kadar iş önermeleri açısından da örnekleri arasında en büyük sanatsal etkinliklerden birisi oldu. 3. uluslararası öğrenci trienali Sergi mekanlarından tarihi Valide-i Atik Külliyesi Marmara Üniversitesi Rektörü Prf.Dr. Tunç Erem ve sayın Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prf.Dr. Hüsamettin Koçan’ın kişisel gayretleriyle sanat dünyasına kazandırmıştır. 300 den fazla yapıtıyla Osmanlı mimarlığında klasik dönemin büyük ustası Mimar Sinan’ın yapıtı olan Valide-i Atik Külliyesi kevransarayı Triaenal’le birlikte Güzel Sanatlar Fakültesi kullanımına verildi. Valide-i Atik Külliyesi Kervansarayı, Nurbanu sultan tarafından Mimar Sinan’a Yaptırılmış bir mimari eser.Bir dönem akıl hastalarının tedavisi için bir hayır kurumu olarak, 1865’te İstanbul’da görülen kolera salgınında hastane olarak, kullanılmıştır.Bir dönem askeri depoya dönüştürülmüş ve 1978’de Vakıflar Genel Müdürlüğüne devredilmiş. “Dar-ül Hadis” bölümü bu tarihten itibaren cezaevine dönüştürülmüştür. Yapının aşhane, tabhane ve kervansaray bölümleri ise meslek lisesi öğrencilerine ev sahipliği yapmıştır. Toptaşı “Valide-i Atik Külliyesi Kervansarayı” sergisi geçmişi temsil eden Mimar Sinan estetiğiyle günümüz modern sanatının estetiğini buluşturması açısından başka bir öneme sahipti. Yapı uzun bir süre doğa koşullarına terk edildiği için ayrıca doğa kendi sanatını zaman içerisinde ilmik ilmik dokumuştur. Mekanı gezerken Mimar Sinan’la aynı dönemler yaşamış meslektaşı ve 300 den fazla bilimin ilk kurucusu olan Leonardo da Vinci’nin ressamlara söylediği şu sözleri akla geliyor. “ ….Düş güçleri uyarmaları için nem lekeli duvarlara ve karışık renkli taşlara bakmaları yeterlidir” Bu mekanda görebilene düşsel güçlerin uyarımı için olduğundan fazla malzeme var.
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi 3. Öğrenci Trianeli Sergisinin dışında “Sanal ortamda Sanat ve Tasarım”başlıklı konferans ve öğrenci filmleri gösterimiyle de kendi alanını genişletmiş oldu. Sergiye genel olarak bakınca ilk görünen genç sanatçı adaylarının sanatsal imgelerini oluştururken kullandıkları malzeme seçimi ve geldikleri Sanat ve Tasarım Okullarının eğitim anlayışlarıydı. Sergilenen işlerin birbirlerine yakınlığı gözlemlenirken eğitimin belirleyici tutumu da ortaya çıkmaktaydı.Genç sanatçıların teknolojinin ürettiği malzemeleri tercih etmeleri sanat ve tasarım eğitiminde dijital teknoloji ve bunu içeren algılama biçimlerinin var olmasının kaçınılmaz olduğunu ortaya koymaktadır. Toplumsal gelişme süreci içerisinde oluşan bilgi birikimi, ekonomik, politik ve sosyal olaylar sanatı, sanatçıyı etkileyen faktörlerin başında gelirler.Özellikle bilgi birikimi bu faktörlerin değişimini zorlayan en büyük itici güç olmuştur. Toplumlarda kuşaklar arası bilgi iletişiminde önderlik etmiş ,aynı zamanda toplumsal olaylardan en çok etkilenen sanatçı olmuştur.Toplumların kalıplaşmış değer yargıları ile çatışan sanatçılar yaşamı riske eden sosyal, ekonomik, dinsel, politik olaylar karşısında yapıtları, düşünceleri ve özel davranışlarıyla tepkiler göstererek tarihsel süreç içerisinde toplumun bilinçlenmesi yönünde büyük rol oynamıştır ve oynayacaktır.Valand Güzel Sanatlar Okulu’ndan Vahedeh, Aida Ghardagia’nın Video-Art ve karışık malzemeyle gerçekleştirmiş olduğu “Düşlerini Yok Et” isimli çalışması savaşın yıkıcılığını ve anlamsızlığını vurgulamaktaydı. İnsanoğlunun en hassas organı olan göz bebeklerine yerleştirmiş olduğu savaşı anımsatan görüntülerin devamlılığı düşsel imgelerinin savaşla yok olmasını vurguluyordu sanki. Görüntü savaşın yıkıcılığının simgesi gibi duruyordu.
Fillandiya Helsinki Sanat ve Tasarım Üniversitesinden Suanna Liukkonen’in “Glasgow Çöplüğü” adlı fotoğraf çalışması yaşanan çevre kirliliğinin boyutunu sanatçı duyarlılığıyla tekrar gözler önüne sermekteydi. Yeni adına yapılan yapılanma ve çevresinde bıraktığı ölü yaşam izleyiciler için tekrar çevremize bakmak açısından bir soru işareti uyandırmaktaydı.
Sergi genç sanatçıların sosyal olaylar karşısında ki duyarlılıklarının bir ifadesi gibiydi. Londra Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Goldsimiths Koleji öğrencilerinden Bernd Behr’in “Profesyonel Değil” adlı yerleştirmesi günümüz toplumlarının sorunlarından birisi olan evsizlerin sorunlarını kutulardan kurduğu ev ve fotoğraf dökümanları ile yansıtmaktaydı. Genç sanatçıların sosyal olaylar karşısında ürettikleri imgeleri izlerken insanın aklına Usta sanatçı Piccasso’nun şu sözleri geliyor. “Bir sanatçının ne olduğunu sanıyorsunuz? Bir ressamsa gözlerinden, bir müzisyense kulaklarından, bir şairse kalbinin her telinden, hatta bir boksörse pazularından başka bir şeyi olmayan bir budalamı? Tam tersi, aynı zamanda ister sıkıntılı, ister acı, ister tatlı olsun bu dünyada ne olup bittiğinin her zaman farkında bir siyasal varlıktır o ve bu olaylarla şekillendirir kendini”
Sanatçı gerçek yaşamdaki olaylar karşısında en çok etkilenen insandır. Yaşamındaki bu olayları duyguların ve düşüncelerinin ince eleğinden geçirir. Onlara estetik bir değer biçer, yaşamı kavrayışı ona karşı koyduğu tavrı kısacası dünya görüşü yapıtın içeriğiyle organik bir bütünlük kurar. Sanat yapıtı gerçek yaşamın yansıması yanı sıra içsel yaşamı da nesnelleştirir. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerinden Nahide Avcın’nın “Koyunlar” adlı karışık malzemeden ürettiği yapıtı kendi yaşamına dair nesnelerle tekrar yüzleşme isteğinin bir ifadesi olarak dururken bir taraftan da doğanın, doğal yaşamın sıkışmışlığını ortaya koymaktaydı. Dar organik bir form üzerinde yapay çimler ve sıralanmış elyaftan yapılmış koyunlar.Doğal yaşamın yitimine, yok oluşuna sessiz bir işaret gibi duruyor.
“Valide-i Atik Külliyesi Kervansarayı” gibi tarihi bir yapıya gelip de bu mimarinin belleğinden etkilenmemek olanakızdır. Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerinin (Tuba Oguzalp “Mühür”, İlknur Alparslan “Geri Tıkım”, Buket Uygur “Kapılar”, Işık Kavuzlu “Yaşamış mı o”, Simla Zeynep Zorlutuna “İdeo-Motor”) ortak çalışmaları hem teknik ve hem de önerme aşışından başarılı bir işti. Orta avluda bulunan bir odada mimarinin yaşam serüveninde var olan kavramlardan “sansür” ortaklaşa yapılan video çalışmasıyla görselleştirilmişti. Sansür belki de bu mekan için seçilmiş en doğru kavramdı. Bu mimari hapishane olarak kullanılırken sansür yüzünden bir çok ünlüyü zorunlu misafir etmiş ve onların anılarıyla belleğini genişletmiştir. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi 3.Uluslararası Trienal sergisi genç sanatçılar tarafından bugünün sanatını nasıl algıladıkları ve geleceğin sanatını nasıl belirledikleri, bu anlamdaki önerilerini görmek açısından önemli bir sanat etkinliğiydi.
Devabil KARA Kaynaklar .Gibson James, “The Perception of the visual Word” Orginally Published in 1950 by Houghton Mifflin Company, Boston .Cotton Bob, Oliver Richard, “Under standing hyper media” Phaidon Press ltd. Londra, 1992 .Garaudy Royer,Picaso-aint-John Perse-Kafka Panel, Yayınevi, çev. Mehmet H.Doğan, 3. Basım, İstanbul, 1991 .Acar Ebru, “Elekronik Çağ” Yayınlanmamış notlar. .Kara Devabil, “Sanatçı Kişiliğinde Pisikolojik Algı ve Yaratma”, Sanatta Yeterlik Tezi, İstanbul, 1993 .Kara Devabil, “Gelceğin Sanatının Belirlenmseinde genç Sanatçıların Önerileri, Sanat ve Tasarım Eğitimi Açısından Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi 3. Uluslararası Öğrenci Trianeli Sergisi” Yapı Mimarlık Kültür ve Sanat, sayı:260, İstanbul, Temmuz 2003 Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Böl. Acıbadem/Kadıköy, Tel; 216 326 26 67 Şemsi paşa Bostanı Sok. Deniz Apt. C Blok 35/7, Üsküdar/İst Tel: 216 342 44 07 ,Gsm:0532 605 10 72 Email: devabilkara@yahoo.com